33. Hafta

Perşembe, Ekim 30, 2014

Bugün pazartesi kılığına girmiş bir perşembe. Haftaya ortasından değil sonundan başladık neredeyse.  Yarın akşamda bitiriyoruz, cumartesi pazar geliyor ne güzel :) 
Günler geçiyor, haftalar doluyor geldik 33. haftaya...Eğer ki kırk hafta sabrederse junior, kaldı 7 hafta...Düşününce çok heyecan yapıyorum. Bu arada büyüdüğünü de tekmelerin şiddetinden anlıyorum :) Oda takımı gelecek, hastane çantası yerleşecek, şekeri, babyshowerı filan dünya kadar iş var ama hiç kasmıyorum. Bakalım olduğu kadar yaparım strese gerek yok, bu günlerin tadını çıkarmak istiyorum. Göbeğim epey büyüdü. Üstten bakınca ayaklarımı göremiyorum. Çatlamamak için yağlı güreşe çıkacak pehlivanlar gibi yağlanıyorum. Sonra da düşünüyorum çatlasa ne olur diye? Sonra yok yok diyorum sür yağı...Son haftalarda iştahım da çok açıldı. Akşamları yemekten bir iki saat sonra pasta yeme adeti çıktı ki sormayın. Bir gün çikolatalısı bir gün meyvelisi, Allahtan tek değilim, Serhanla yiyorum, günahıma onu da ortak ediyorum :) Tartıda kilomu görmemek için son günlerde tartılmadım bile. Bu arada hamile ve çalışanlar için hatırlatma olsun, 32. haftayı bitirirken doğum izninizi aktarma yapabiliyorsunuz. Yasaya göre 2 ay öncesinde 2 ay sonrasında olmak üzere toplam 4 ay doğum izni var. Ben 32. haftanın sonunda devlet hastanesinden 37. haftaya kadar çalışabilir raporumu aldım işe devam ediyorum. Çünkü asıl izin sonrasında lazım. 


İşte böyle tatlı telaşlarla geçiyor günler. Her şeye şükür. Karnım sınırlarını aşıp kendi cumhuriyetini ilan etse de yine de kendimi ihmal etmemeye, elimden geldiğince derli toplu giyinmeye çalışıyorum. Ayağım bir  numara büyüdü ve 37 numara oldu sonra tekrar küçülür mü bilmem. Çok fazla seçeneğim yok artık giyinirken, hamile taytı başrolde :) Hırkam Sheinside her şeyin üzerine oluyor çok pratik linki işte burada.


Herkese iyi haftalar diye bitirecektim ama hafta zaten bitti sayılır. Kısa haftanın tadını çıkarın, şimdilik hoşçakalınnnn ☺





Hastane Çantasında Neler Olmalı?

Perşembe, Ekim 23, 2014

Ev artık yavaş yavaş minik tulumlar, minik çoraplar, bebek malzemeleriyle dolmaya başladı. Bakıyorum ve düşünüyorum o parmak kadar çoraplara minik bir ayak girecek inşallah yakın zamanda :) Hemen mutlu oluyorum bunu düşününce. Tabi iş bebek kıyafetiyle bitmiyor bir dolu ihtiyaç var. Hele bir de hastane çantası diye birşey var ki bir türlü tamamdır hazırdır deyip bitiremediğim :) Yavaş yavaş alayım diye bir ay önce başladım bakmaya. Ama hala tamamlanmadı. Gecelik pijama seçmekte çok zorlandım nedense. Hem şık birşey istedim hem rahat, hem cicili bicili hem de sade ve işlevsel...Sonunda bulduğumu alıp giyeceğim galiba. Artık süre daraldıkça en sonda sıkışmamak için şu çanta işini bitirip kurtulmak istiyorum. Aslında çanta demek biraz iyimser olacak çünkü listenin hepsini alacaksak ufak çaplı bir bavul lazım gibi geldi bana. İnternetten baktım, sağa sola sordum anladığım kadarıyla şunlar gerekiyor:

Anne İçin:
- 3 adet gecelik ya da pijama ( bana iki adet yere gibi geldi, geceliğin daha pratik olacağını düşünüyorum)
- Sabahlık
- Pamuklu iç çamaşır (fazladan bulundurmak gerekiyormuş, çok lazım oluyormuş)
- 2 adet emzirme sutyeni-2 adet emzirme atleti ( hastane safhası için sadece emzirme atleti de yeter mi acaba diye düşünüyorum)
- Hijyenik ped-göğüs pedi ve göğüs kremi
- 2-3 çift kalın çorap (sezaryen olacaksa ameliyat sonrası ayaklar çok üşüyormuş)
- Terlik
- Kişisel bakım mazlemeleri (diş fırçası, krem, makyaj malzemeleri, toka, tarak vs)
- Foroğraf makinesi, kamera ve bunların şarj aletleri.
- Lohusa tacı
- Hastane çıkışı için rahat bir kıyafet

Bebek için:
- 2 takım hastane çıkışı seti (Bunun içinde zıbın, tulum, tek alt, tek üst, şapka, eldiven ve mendil bulunuyor)
- Çorap-Patik
- Yelek-Hırka
- Ana kucağı
- 2 adet battaniye
- Yenidoğan bebek bezi
- Biberon ve emzik
- Havlu-ıslak mendil (yenidoğan için)
- Pişik kremi-pudra
- Anı defteri, kalem

Benim araştırıp bulduklarımdan oluşturduğum liste böyle. Uzun bir liste ve bavula bile zor sığacak gibi bir hali  var :) Hatta ben sanki çok tecrübeliymişim gibi bu listeden kendimce fazla gördüklerimi eksilttim bile. Bana göre burada hala belki hiç gerekmeyecek şeyler var ama neyse, yanımıza alalım. Şimdi tecrübesi olanlara soruyorum başka bir eksiğim var mı, önerilerinizi bekliyorum...



Bol Bol Balık Yemem Lazım !..

Çarşamba, Ekim 22, 2014
Balığı zaten çok severim ama hamilelik nedeniyle haftada iki defa yemem lazım. İşin içine "yemem lazım" dayatması girince yiyesim varsa da bir türlü haftada iki skorunu yakalayamıyorum. Onu bırak on günde bire razıyım, bazen onu da yapamıyorum. Hiç olmazsa bu son iki ayda, balık mevsimi gelmişken, balık hem bol hem tazeyken her hafta iki defa yiyeceğim, kararlıyım. Bu niyetle geçen gün balıkçıda ne alalım diye bakınıyorduk.  Çinekop gözüme çok iyi göründü. Ben onu sadece kızartılır sanıyordum ama her türlü pişirilir dedi balıkçı. Hatta ben biraz kararsız kalınca göbeğimi gösterip "ne düşünüyosun abla senin bol bol balık yemen lazım, al dolaba at, bankada paran duracağına dolapta çinekopun dursun" dedi :) Bu samimi ve yaratıcı pazarlama stratejisi gayet başarılı oldu, aldık çinekopları :) Fırına atmadan önce yanına soğan ve kapya biber ekledim. Üstüne tuz ve zeytinyağı o kadar. Pişince anladım ki çinekopun lezzetini unutmuşum, fırında da harika oldu. Makarna ve bol bol salata ile yedik. Görürseniz mutlaka alıp bu şekilde yapın. Hem çok pratik hem de lezzetli ve hafif.





Aslında makarnayı karıştırmasak taze ekmekle sadece balık-ekmek-salata yapsak daha da şahane olurdu. Artık bir dahakine. Siz de bu nimeti eksik etmeyin, balığı ihmal etmeyin. Şimdilik hoşçakalınnn :)


English Home Kokulu Taşlar

Salı, Ekim 21, 2014
En son gittiğimizde English Home dan bebeğe battaniye, halı ve odası için sepet almıştık. İndirim reyonunda gözümüze dolap çekmece kokuları çarptı. Daha doğrusu eşim söyledi. Elçinle hemen atladık, onlardan da aldık. Tavsiye ediyorum mis gibi kokuyorlar. 


Kokusu hafiflediği zaman içindeki minik şişeden damlalıkla alıp bir iki damla taşın üstüne eklediğinizde yine ilk günkü gibi kokuyormuş. Uzun süre dayanacak gibi görünüyor.





Bunların haricinde lavanta, gül kokulu olanlarda vardı ama bizim aldıklarımız daha hafif, daha hoş kokuyor. Geçen haftada hazır perdelerde indirim vardı ama hafta içine denk geldi gidemedim ve kaçırdım sanırım. Uyarsa bebek odası için perde bakmak istiyorum. İnternet sitesine üye olursanız indirimlerle ilgili haberler maille geliyor. Takip ederseniz çok uygun fiyatlı şeyler bulabilirsiniz. Şimdilik hoşçakalınnnn :)


Bir Hafta ve Bir haftasonu daha bitti...

Pazartesi, Ekim 20, 2014

Bir haftasonu tatilini daha yaşlı gözlerle uğurladık ve pazartesi sabahı işe geldik. Metanetimizi koruyup bu haftayı da atlatmamız lazım :) Bu arada ben de 31. haftayı bitirmek üzereyim, 30+5 günlük oldum. Hiçbir montun, paltonun önü kapanmıyor. Bir göbek var ki bende, benden ileri :) Gün içinde çabuk yoruluyorum, midemde yangınlar var ve geceleri mutlaka bir iki defa uyanıyorum. Yemeklerden sonra çarpıntı oluyor ve genel olarak zor nefes alıyorum. Son zamanlarda olağan şeylermiş. En son kontrolde doktor doğum şekliyle ilgili bir şey söylemedi. 38. haftada belli olacakmış. Bekleyeceğiz...

Gelelim hafta sonuna...Bu cumartesi çalışmadım ve iki gün üstüste kahvaltı yapabilmenin mutluluğunu yaşadık. Önceki aylarda olmayan aşermeler tüm hızıyla başladı. Durduk yere aklıma birşey geliyor ve acayip canım istiyor. Mesela haftalardır sucuk ekmek hayaliyle yaşıyordum. Ama salam-sosis-sucuk yenmez diye Serhan bana aylardır pizza bile yedirmiyordu. Son kontrolde doktora sorduk piştikten sonra hepsini yiyebilir dedi. Bende bir mutluluk bir mutluluk, gören de hamilelikten önce kangal kangal sucuk yiyordum sanır. Halbuki bizim eve şarküteri namına hemen hemen hiçbir şey girmez. Neyse işte soframızı hazırladım, çayımızı demledim...



Sonra...sucukları dilimledim, tavada alt üst güzelce pişirdim...ekmeğin arasına koyup yerken mutluluktan ağlayacaktım :) Şaka gibi yaa sucuğa aşerdim kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi...neyse ki yedim de kurtuldum bu dertten yoksa aklımdan çıkmayacaktı :) Tabi bir de pazar günü sabahın köründe çikolatalı pasta olayım var. Serhan hemen almış gelmiş Allah razı olsun, gözümü açar açmaz ondan yedim, yine nirvanaya ulaştım :)


İşte böyle kah midem yanarak, kah aşermelerle geçiyor günler. Hormonların etkisiyle duygusallık had safhada. İbo ile Güllüşah filminde bile ağlayabilirim, o derece...Bir de saçma sapan şeylere dakikalarca gülüyorum. Hani bi karikatür vardı ya "tam aydınlanıcam bi gülme geliyo" diye işte o durumdayım. Akşam yetenek sizsiniz de bir çocuk çıktı garip garip danseden, onu seyrederken gülmekten neredeyse nefessiz kalacaktım :) Resmen gülmekten ölecektim yani :) Eminim ki ilerde bir gün, hamilelikten sonra çıksa yine tebessüm bile etmem, ama bu dönemde insanın espri ve komedi anlayışı komple değişiyormuş onu da gördüm yaşadım :) Hafta sonu anektodlarımız böyle. Hepinize güzel bir hafta diliyorum. Bu hafta yazacağım epey şey var. Şimdilik hoşçakalınnnn :)



Hamilelikte 30. hafta ve buraya kadar kısa bir özet

Çarşamba, Ekim 15, 2014

Yazmadım yazmadım şimdi birikenleri bir solukta sizlerle paylaşacağım. Bebek haberini aldığımız Nisan ayından beri hayatımız kimi zaman acı kimi zaman tatlı sürprizlerle ve daha şimdiden değişerek ilerliyor. Bebek isteyen her çift gibi mutlulukla ve heyecanla karşıladığımız hamileliğim mutluluğu ve stresi bir arada yaşatarak devam etti ve öyle böyle derken 30. haftaya geldik çok şükür. Size de kısa kısa anlatmak istedim, belki içinizde anne adayları vardır başkaları neler yaşıyor diye merak eden. Ya da hamile olmayıp da hamilelik süreci nedir ne değildir merak eden vardır. Ne bileyim işte her halükarda okuyacak birileri vardır diye düşünüyorum:) Haydi hazırsanız başlıyorum...

Hamile miyim değil miyim? Gebelik testi yapılır ve o dualarla geçen bekleme süreci başlar...Telefonda doktorun neşeli ses tonu ve tebriklerini dinlerken artık yerde değil göktesindir, belki daha da başka bir yerde. Daha doğrusu ne yerde, ne gökte o kadar sevinirsin yani :) Bilmem ne hormonu şu kadar çıktı,   2 gün sonra tekrar test yapacağız değerlerin ikiye katlanması gerekiyor cümlesini duymazsın bile. Sonrasında eşine söylerken ayrı ağlarsın, kardeşine söylerken ayrı, annene söylerken ayrı...eveeet işte oldu, parendeler atmak, önüne gelene anlatmak istersin ama allahtan kendini tutarsın. Dur bakalım ilk üç ay bir geçsin der susarsın.
Allah benim de anne olmamı istiyor, minik bir hücre kanımdan canımdan beslenmeye başlıyor, yaşasınnnn!...

İlk haftalar yorgunluk, halsizlik, bulantı, şişkinlik ve tedirginlikle geçti. Buna rağmen o kadar mutluydum ki tüm olumsuzlukları görmezden gelebilirdim ve öyle de yaptım. İşime gittim, çalıştım, tatil yaptım, yediğim içtiğime dikkat ettim, tatlı hayaller kurdum, karnımı yokladım durdum, kendi marul göbeğimden başka bir şey yoktu :) Her şey ne güzeldi...Taa ki 10. haftaya kadar. Hayatımda en panik olduğum anlardan biriydi belki en kötüsüydü, (Allah beterinden korusun), her şey gayet yolunda giderken, keyifli bir akşam yemeğinden sonra oturmuş eşimle sohbet ederken tuvalete gitme isteği ve...korkunç bir kanama...sonrası tam bir kabus...korku, üzüntü, panik, kaybetme duygusu, ne olduğunu bilmeme hali ve feryat figan ağlayan ben...Serhan doktoru aradı, doktorum hiç kıpırdamadan yatmamı söyledi bir de iğne vuruldu düşüğü önleyen. Sonra ki üç hafta tuvalet hariç kalkmadan yatakta geçecek günler başladı. İlk üç günün sonunda doktora gittik muayene öncesi korkudan ölecektim, ya bebek gittiyse? hayal kırıklığına uğramak istemiyorum...Allah'a şükür ki ekranda minicik bir kese ve güm güm atan kalbini duyunca bu defa sevinçten ağlamaya başladım. İşte yaramaz burada dedi doktor. Minik koala yapışmış oraya duruyordu :) Madem öyle niye bizi bu kadar korkutmuştu...Serhan da çok sevindi. Evet orada duruyordu ama kanama alanı varmış ve benim mutlaka yatıp dinlenmem gerekiyormuş. İşte o günden sonra üç hafta yattım. Bir sonraki muayenede yine endişeli bir bekleyiş ve doktorun her şey normal görünüyor demesi üzerine rahatlama ve işe dönüş...İşte bu arada yaşadıklarımı  kimse yaşamasın mümkünse, çok zor.

Geldik ikinci 3 aylık döneme. Bu arada mide bulantısı azalarak bitti, ayaklarımda ve bileklerimde şişlikler başladı. 4 ve 5 ay arasında bir anda beş kilo almam üzerine doktor diyet listesi verdi hem de 1600 kalorilik. O nasıl bir listedir yahu, normal zamanda doymam 1600 kalori ile şimdi nasıl olacak?  diye düşündüm. Ayrıca birden kilo alışımı diyabet olabilir diye düşünüp şeker yükleme testini 2-3 hafta öne çekti doktorum, neyse ki temiz çıktı. Ondan öce 2 li test yapıldı ve sonucu 1/170 yani riskli grupta çıkınca amniyo sentez yapılacak dedi. İyice moralim bozuldu. O koca iğneyi karnıma sokturmak istemiyordum. Hem korkuyordum hem de riskleri vardı az da olsa. Günler geçerken kafam hep bu amniyo meselesindeydi. İnternetten araştırdım ve amniyo testin yerine geçen Harmony test diye bir test daha olduğunu, sadece anneden kan alınarak yapıldığını,  ve doğruluk payının da %99 olduğunu öğrendim. Bu test için kan örneği Amerika ya gidiyor ve sonuç üç hafta içinde geliyormuş. Bunu düşünürken 3 lü test zamanı geldi, onun sonucu iyi çıktı ama biz yine de doktorun da onayıyla Harmony test yaptırdık, sonucu beklemeye başladık. O da yetmedi doktorum detaylı ultrason için Eyüp Ekici adlı doktora yönlendirdi ki kendisini tanımayan hamile yokmuş meğer, adam konusunda aşmış bir doktor ve herkesin yolu Kızılay daki o muayenehaneden geçiyormuş, biz de randevuyu aldık gittik. Doktorun ofisi 80 li yıllardan fırlamış gibi, bekleme odasındaki dergilerden biri 97 yılına aitti. Ama salon dolu, başka illerden gelenler de var, muayene ortalama 10 dk sürüyor ve ücret 350 tl. Parasında değilim helali hoş olsun, ama kendisine bir iki tane yeni dergi hediye edeceğim (hiç değilse 2000 lere ait birşey olsun) hele bir doğurayım da :) Neyse girdik eşim, kardeşim ve ben. Eyüp bey önce bebeğe bir göz attı ultrasonda sonra esprili bir şekilde sohbete başladı anladım ki bebek iyi :) Cinsiyeti de o söyledi. Bebeğe 10 üzerinden 9 puan veririm dedi, kalan bir puan için siz o Harmony testi de yaptırın dedi. Buradan çıkarken yine sevinç göz yaşları, hatıra çekimleri ve telefon trafiği...Ama sırada kan testinin sonucu var tabi. O gelince tam rahatlayacağız. 
Biz yazlıktayken yani kanı vermemden 3 hafta sonra Harmony test sonucu da temiz çıkınca bir oh daha çektik. Hamileliğin engebeli yollarında bir engeli daha aşmıştık. Hem de şu sevimsiz ve korkutucu amniyo testi yaptırmak zorunda kalmamıştım, bebeğin sağlıklı olmasından sonra en çok ona seviniyordum. Bu arada hamileliğimde 5. ayın sonuna gelmiştik, hareketlerini hissetmeye başlamıştım. İlk başlarda minik kelebek kanadı gibi birşeyler hissettim.

6. ayda yavaş yavaş hazırlıklara başladık. Kıyafetti, emzik, biberon, hastane takımları filan derken işin içine girdik. Bebek hareketleri artık daha net ve ben yavaş yavaş ağırlaşmaya başladım.
Bundan sonrasında mide yanmaları, hazımsızlık ve şişkinlik özellikle yemeklerden sonraki rahatsızlıklar rutin hale geldi. Midem cayır cayır yanıyor, doktor rennie duo şurup verdi, o olmasa biterim zaten. Az ve sık yemem gerekiyormuş, bir de yemekten sonra uzanma dedi ama ben çalışıyorum zaten öyle bir lüksüm yok. Çok yediğimde yok zaten, hamilelikten öncesine göre daha az yiyorum bile diyebilirim.

7. aya girdiğimde karnım yukarıda gördüğünüz hale geldi. Bacaklarım ve kollarımda öyle farkedilir bir kilo artışı yok gibi. Etraftan aldığım tepkilerde karnım hariç kilo almadığım yönünde. Amma velakin gerçek şu ki 11 kilo aldım :) Oysa doktorum tüm hamilelik için 10 kilo limit vermişti bana. Valla kusura bakmasın Ebru Şallı değilim, elimden bu geliyor. Yalnız karnım normale göre biraz büyük galiba, benle aynı olanların karnına bakınca öyle anlıyorum. Neyse boşver bu da böyle olsun :) Bir de millet ne acaip , karnıma bakıp cinsiyet tahmini yapanlar, bebeğin saçı çıktığından miden yanıyor diyenler, sormadığım halde türlü türlü akıllar verenler, uzanıp karnıma elleyenler... Sanırsın ki herkes uzman, herkes bilirkişi. Memleketimin insanı böyle işte. Ne desek boş. Ha bu arada tüm tahminler yanlış çıktı bu zamana kadar. Sivri karın erkek dediler, çirkinleşmedin kız olsa çirkinleşirdin dediler, öyle böyle dediler hepsi yanlış çıktı :) Size de böyle şeyler söyleyenlere he deyip geçin, ciddiye alınacak durum yok.

Şimdi yedi buçuk aylık olduk, son günlerin modası yorgunluk ve uyku hali. Halsizlik had safhada. Sabah kalkıp işe geliyorum, akşamları eve ya da annemlere yemeğe. Hafta sonuna kadar böyle geçiyor. Hafta sonunda da en çok bir saat ayakta kalıyorum sonra yorgunluk basıyor. Geceleri bir iki defa uyanıyorum tuvalet için. sonrasında bölük pörçük uyuyorum. Şimdi evde olsam tek yapacağım şey devrilip uyumak, ama değilim. Ekmek parası derdi ne yapalım :)

İşte geçen yedi ayın kısa özeti böyle. Bu hamilelik işi hem çok güzel hem de zormuş onu anladım. En güzel yanı ise artık iyice kuvvetle gelen kallavi tekmeler :) Orda bi minik koala var ve büyüyor şaka gibi :) ama doğru. Özellikle akşamları ben uzanıp dinlenirken akrobatik hareketler yapıyor. Şimdi bir de hıçkırık başladı. Yani hıçkırık olduğunu düşünüyorum. Başladığında 2-3 dakika sürüyor sonra bitiyor. Allaha şükür bugünleri gördük, şimdi tek duam sağlıkla kucağımıza almak...Sıradaki yazılarım haliyle bebek, hastane hazırlığı, hamilelik ve annelikle ilgili olacak şimdiden söyleyeyim :) Çünkü bu ara hayatım bundan ibaret. Herkese bol öpücükler, zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkürler, şimdilik hoşçakalınnn...



It's A Girl ♥

Çarşamba, Ekim 08, 2014
Uzuuun zamandır sizlerle paylaşmak istediğim, hayatımda verdiğim en güzel haber, yazdığım en güzel aynı zamanda en zor blog yazım...anne oluyorum :) Aslında çok daha önceden yazmak isterdim ama olmadı. Hamileliğim zor başladı, hesapta olmayan sorunlar çıktı, sıkıntılı günler geçirdim ve bu güzel haberi vermeyi devamlı erteledim. Oysa daha ilk günden olanı biteni sizlerle paylaşmak, hafta hafta hamilelik sürecimi yazmak istemiştim, olmadı...Öyle böyle derken geldik 7. aya. Biliyorum bu kadar da beklenir mi yazmak için diyorsunuz içinizden haklısınız :) Yazmaya karar verdiğim günden beri de ne yazacağımı bilemediğim için bekledim, yani ilham gelsin diye :) Amma velakin beklenen ilham da gelmedi. Hani istedim ki şöyle edebi duygusal bir şeyler olsun ama yok, yine ben kendim gibi, içimden geldiği gibi yazıyorum. Çok mutluyum ve her gün, her dakika şükrediyorum. İçimdeki minik köstebeğin tekmelerini her hissettiğimde önce Allah'a, sonra eşime teşekkür ediyorum, onu bana verdikleri için. Bu duyguları anlatmak zormuş o yüzden daha fazla çırpınmayayım, benden duygusal romantik bir yazı çıkmıyor :) Allah isteyen herkese yaşamayı kısmet etsin diyeyim en iyisi. Dualarım O'na sağlıkla ve gününde kavuşmak için...Bu arada ismi belli değil, korkunç bir kararsızlık içindeyiz ne olacak bilmiyorum.


Bu arada neydim ne oldum bi de fotoğraf ekleyelim. Aslında ne giydim postlarından da görüyordunuz beni ancak önden pek belli olmuyordu göbeğim, muhtemelen anlaşılmamıştır. Bu arada maşallahlarınızı esirgemeyiniz lütfen :) İşte burada göbekli ben ve bu süreçte her an yanımda olan eşim, kardeşim...Bundan sonraki günlerde daha sık tombik halimi ve top göbeğimi ekleyeceğim bloga. Hamilelikte yaşadıklarım, beslenme, kilo vs konularını ise ayrıca yazmak istiyorum. Bakalım becerebilirsem :) 


Umut, sevgi ve şükür dolu güzel bir gün diliyorum, şimdilik hoşçakalınnn ☺


En Pratiğinden Bir Tarif: Kabaklı Patatesli Omlet

Çarşamba, Ekim 01, 2014
Akşamları mümkünse en az vakit alacak ve en az zahmetli yemek alternatifi arayışlarım son hızla devam ediyor. Dün akşamda aynen bu düşüncelerle dolabı açıp baktım ki, hafta sonu aldığım kabaklar poşetin içinde uzanmış ne zaman pişirileceğiz, yoksa buruşarak çöpe mi gideceğiz der gibi yaşlı gözlerle bana bakıyor :) Önceden hazır olan salçalı makarnanın yanına kabakları pişireyim de hem onlar kurtulsun hem ben dedim, işe giriştim. Yemeğini yapmak istemedim. Mücver-omlet gibi bir şey olsun dedim. Kabağın da tam mevsimi öyle güzel ve nefis bir kabakmış ki anlatamam. Sonuç olarak 3 tane kabağı, bir tane taze patatesi, bir soğan ve bir sarımsağı soydum...


...minik küpler halinde doğranmış patatesi iki yemek kaşığı zeytinyağı koyduğum tavada hafifçe çevirip soğanı ilave ettim, soğan yumuşayınca kabağı ve rendelenmiş bir diş sarımsağı ekleyip, suyunu çekene kadar tavada çevirdim, 10 dakika filan sürdü. En son üç yumurtayı kırıp tavanın kapağını kapattım, indirmeden önce üstüne kaşar rendeledim, toz biber serptim...


...işte hazıırrrr! Bol yoğurtla yedik, Serhan da bayıldı. Kabak çok az kalorili hafif bir sebze, içindeki yumurta da protein yerine geçiyor, yoğurtta da kalsiyum var, daha sağlıklı bir yemek düşünemiyorum. Salçalı makarnayı görmezden gelin :) Onu da çok yemedik zaten :)


Kabak gibi faydalı bir sebzeyle aşk yaşamaya başlamışken arayı soğutmadan ilk alışverişte tekrar almam lazım. Unutmayayım diye buraya da ekledim tarifi, dar vakitlerde şipşak hazırlayabileceğiniz sağlıklı ve güzel bu yemeği siz de aklınızın bi kenarına not edin. Herkese sevgiler, şimdilik hoşçakalın ☺





Blogger tarafından desteklenmektedir.